AÇLIK OYUNLARI
Elini kaldıracak gücü yoktu, yataktan kalkmayı hiç istemiyordu. Kafasını yastıktan kaldıramayacak kadar ağır hissediyordu kendisini.. Bütün vücudu onu yatağa doğru çekiyordu sanki.. Önceleri bol olmasına rağmen, şimdi bedenini sıkan eşofmanı rahatsız ediciydi.. Gözlerini zorla aralayabiliyordu. Düşünceleri bulanıklaşmaya başlamıştı.. Etrafı hafif karanlık görüyordu. Annesi çorbasını ona yedirmeye çalışıyordu. Minik Efe ise diyetisyenin iki gün önce verdiği listeye dayanamıyordu..
Evin en küçüğü olduğu için ona Minik derlerdi. Aslında on üç yaşında, ergenliğe geçmek üzere olan bir gençti neredeyse.. İki ablası da, çok yoğun çalışır, iş güç telaşında koştururdu. Onlar kendi dünyasındayken, Efe okul dışındaki zamanlarında, sürekli evde vakit geçirirdi. Servisle kapıda iner, çoğu zaman oradan eve yürümeye bile erinirdi. Dışarı çıkmaya ihtiyacı yoktu. Aradığı her şey evde vardı. Harika bir oyun bilgisayarı, tablet, televizyon ve dolap dolusu çeşit çeşit atıştırmalıklar. Babası onun için özel ders veren öğretmenlerle görüşmüştü. Gerçi Minik Efe ders çalışmayı sevmezdi. Okula da çok istekli gitmiyordu. Ama gitmeye mecburdu.
Efe'nin en büyük keyfi, tv izlerken abur cubur atıştırmaktı. Ablaları bu duruma çok üzülürdü ama ellerinden bir şey gelmezdi. Nermin Hanım pek işine karıştırmazdı kimseyi. Çok da lezzetli yemekler yapardı. Hiçbir zaman bir tabak yetmezdi Efe’ye.. Ablalarını bir türlü anlayamıyordu. Çünkü onlar için hep bir tabak yeterdi. Zaten koşturacak bir yerleri de hiç bitmezdi. Efe ise hiç hareket etmeyi sevmezdi. Öyle ya, hareket etmek için bir sebebi var mıydı ki?
İnsanı harekete geçiren şey, açlığını karşılama isteğidir.
Onun diyetle ilgili bir problemi olmamıştı bugüne kadar. Ama sağlık sorunlarının fazlasıyla artmasıyla, diyetisyen süreci başlamıştı. Annesi Nermin Hanım’ın bu duruma ikna olması biraz zaman almıştı elbet. Ama en azından artık Efe’nin zarar göreceğinin o da farkındaydı. Diyetisyeni Efe’nin bol bol hareket etmesini tavsiye etti. Bunun için de hareket edecek sebepleri olmalıydı.
Açlık insanı diri tutar, harekete geçirir.
Yayıldığı koltuktan hiç kalkmak istememesine rağmen, önüne yemeğini getiren olmayınca kalkmak zorundaydı artık.. Oflaya puflaya mutfağa gitti ve annesinin hazırladığı diyet tabağını aldı. Hiç cazip görünmüyordu ama o kadar açtı ki, ne olsa yerdi.
Bu süreç Nermin Hanım için de kolay değildi. Mutfağını pek severdi.. En çok da Efe'nin sevdiği yemekleri yapmaktan hoşlanırdı.. Ne de olsa, son göz ağrısı, biricik oğluydu Efe.. Eşi ile mutlu bir evliliği vardı. Üç çocuğunun mutluluğundan mutlu olan bir anneydi.. Eşiyle hayatta karşılaştıkları zorluklar karşısında pes etmeden azimle yollarına devam etmişlerdi. İki ablasıyla arasında epey yaş farkı vardı Efe’nin.. Ailenin yıllar sonra gelen sürprizi olmuştu.O yüzden daha ağzını açmadan, aklından geçen önüne gelirdi.
Ama artık bu durum Nermin Hanım’ı da endişelendirmeye başlamıştı. Mutfağının müdavimi, son göz ağrısının obeziteye ulaşan kilosu onuda çok endişelendirmişti. Nermin Hanım diyeti kendisi yapsa, bu kadar zorlanmazdı.
İnsanın bu hayatta onu harekete geçirecek sebeplere ihtiyacı vardır.
İnsan, tüm diğer canlılar gibi hareket eden, yaşamak için hareket etmek zorunda olan bir canlı.. Elbette tüm canlılar gibi en temel ihtiyaçlarını karşılamak için muhtaç. Bu muhtaçlıklarını doyurmak için değil mi hareketi?
Peki ya insan toksa, aç değilse ne olur?
Tok olmak insanı gerçekten mutlu eder mi?
Tüm bunların iletişimimizle ya da ilişkimizle nasıl bir ilgisi var?
Cevabı “Deneyimsel Tasarım Öğretisi” seminerlerinde…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
***
"Milyarlarca insan içinde,
'bir’ kişinin ne önemli olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"
Yahya Hamurcu
"İnsanın bu hayatta onu harekete geçirecek sebeplere ihtiyacı vardır." İşte bu sebepler ne kadar çoksa o kadar hareketi çok oluyor.günümüzde Efeler o kadar çok ki.. ben çektim o çekmesin diyen annelerin babaların
YanıtlaSilİşte orda iradeyi ortaya koymak mesele. O yemeği yapmak kadar yapmamakta çok büyük bedel...
YanıtlaSilAçlığımızı yönetemediğimiz her konuda zarara uğruyoruz. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilAçlık diri tutar ,harekete geçirir... harekete gecemiyorsak , acligimizin yeterli olmamasından kaynakliymis.. anlamak neleri degistiriyor
YanıtlaSilİnsan şu bilgiyi öğrenip hayatına geçirdiğinde nelerin değişeceğine inanamaz. Açlığımızı doğru yere oturmak nasip olsun :)
YanıtlaSilgunumuz minik efelerinin ve ailerin geldigi tokken aclik noktasi ne kadar guzel anlatilmis
YanıtlaSilİki çocuk annesi olarak çıkarılacak çok ders olan bir yazı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilBenimi anlatmış bilemedim 😇
YanıtlaSilSüper anlatım ve hayatımıza dokunuş. Kaleminize sağlık yolunz açık olsun ....
YanıtlaSilAllah kimseyi açlıkla imtihan etmesin anlatımınız çok başarılı ✋
YanıtlaSilİhtiyacim olan birzamanda karşıma cikan bir yazı oldu, emeğinize kaleminize sağlık, okurken kalbimde hissettim.
YanıtlaSilGerçekten çok güzel olmuş kaleminize sağlık.
YanıtlaSilİnsanları bu hayatta harekete geçirecek çok sebep vardır . Harekete geçmek için önce hayal etmeli sonra olabileceğine inanmalısın .
YanıtlaSilÇok anlamlı bir yazı olmuş, emeğinize sağlık
YanıtlaSilelinize sağlık
YanıtlaSilAçlık olmayınca harekette olmuyor. Evlatlarımıza kendilerini geliştirebilcekleri, marifetlenebilecekleri alan açmak gerek.
YanıtlaSilAçlığımızı doğru yere yerleştirmek lazımmış çok faydalı bir yazı olmuş. Tebrikler
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Anlamlı bir yazı olmuş
YanıtlaSilAslında bütün durum sadece karında olan açlık değildi.
YanıtlaSilEllerine sağlık 🌹
YanıtlaSilAçlık ve hareketsizlik nasıl güzel olmuş
YanıtlaSilHep düşünüyordum duygusal açlık diye birşey gerçekten var.ruhu yeterince doymayan insan eksikliği bedenini doyurmakla karsilar. Bu yazıda anlamak için gerçekten güzel bir noktaya değmis.
YanıtlaSilAblaları ile arasında çok fazla yaş farkı varmış efe gelince annesi üstüne titremiş çok onemsemis o yüzden olmuş annesi her istediğini yapmak her yemeği önüne koymak istemiş tablet, telefon, bilgisayar, televizyon ailesi herşeyi almış evde bir sürü abur cubur varmış efenin dışarı çıkmasi için sebep yoktu ki
YanıtlaSilÇoğumuz bu şekilde yapıyoruz aslında çocuklarımıza imkan sağladığımızı düşünüyoruz onların mutluluğu ve iyiliği için yaptığımızı düşünüyoruz ama aslında onlara ne ladat büyük kötülük yaptığımızın farkında değiliz. Çok manidar ve ders alınası bir hikaye. Teşekkür ederim
SilKaleminize sağlık çok güzel bibyazi olsus
YanıtlaSilDoğru yaptığımızı düşünüp,sımsıkı sarıldığımız yanlışlardan bir tanesi daha...kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilAçlık insanı diri tutar
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilGuzel bir anlatim olmus💐
YanıtlaSilAçlık ve insanın onu doyurma çabasını anlatan çok güzel bir yazı kaleminize sağlık…
YanıtlaSilKaleminize sağlık…
YanıtlaSilAçlık çok zor birşeydir Allah kimseyi aç bırakmasın
YanıtlaSilFarklı bir bakış açısı güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok başarılı
YanıtlaSilAçlığı ne kadar yalniş bilmiyormuşuz
YanıtlaSilİnsanı harekete geçiren şey, açlığını karşılama isteğidir. Açlığı ne kadar yalnis anlamışız
YanıtlaSilVay hic bu bakis acisindan bakmadim
YanıtlaSil