Kısacık yaz gecelerinden biri yaşanıyordu. En kısa gece... Uyku tutmadığından onun gecesi çok uzundu. Gece yarısı yatağından kalktı, sessizce balkondan dışarıyı izlemeye başladı. Ilık ılık esen rüzgarı yüzünde hissediyordu. Uzaktan gelen dalgaların sesine, denizin yüzeyindeki o yakamoz görüntüsü eşlik ediyordu. Rüzgarın getirdiği yosun kokusu, iyot kokusu ile birleşince yaz kendini iyice hissettiriyordu. Bu durumda Aylin yeniden hayallerine dalıyordu.
Ne kadar çok hayali vardı, ne kadar çok yapmak istediği şeyler vardı. Ama hiçbirini gerçekleştiremiyordu. Hep bir şeyler istiyor, iş istekleri yapmaya geldiğinde de enerjisiz ve isteksiz buluyordu kendini... Sonuçta hayatın kuralları vardı.
İnsan hangi sebepleri oluşturursa, onun sonuçlarını yaşar.
Kendi kendine kızıyor, kendi kendine söyleniyor, kendi kendine kavga ediyor, hak veriyor, tartışma çıkarıyor ve barışıyordu. Meselesini kendi içinde hallettiğini zannediyordu. Çünkü onun için başarısızlığının çok haklı sebepleri vardı. Örneğin, hayatındaki insanlar bu durum için çok önemli bir etkendi. Çünkü onu mutsuz ve başarısız yapmak için yarışıyorlardı. En çok da bir işe başlayıp bitirememesinin nedeni hep başka insanlardı. Başarılı insanların hayatlarını araştırıyor, ilgisini çekiyor, başarıları onu cezbediyordu. İnsanlar neleri başarıyorlar? Nasıl başarıyorlar? Doğuştan şanslı olmak mı gerekiyor? Azim bu başarıların neresindeydi?
“Bu hayatta hep bir torpilin olması lazım... Mutlaka arkamda biri olması lazım...” birden kendi kendine söylerken buldu kendini... Başarısızlığında kendini inandırdığı sebepleri vardı. Hayatında başarıya ulaşmış bir yere gelmiş insanların hayatını araştırırken hep sonuçlarına odaklanıyordu, onların sebepleri ilgisini çekmiyordu. Çünkü acı çekmek ve yorulmak istemiyordu. Ama unutuyordu...
Hiçbir başarı tesadüf değildir. Faydanın önünde mutlaka bir miktar acı vardır.
Bunları görmezden geliyordu. Şikayetleri günden güne artıyordu ve gittikçe çok itici ve geçimsiz bir insan haline dönüşmeye başlıyordu. Bulunduğu ortamda iki kelimesinden biri ona yapılan haksızlıklardı.
Oysa şikayet çözüm hakkını ortadan kaldırır.
Ama bunun farkına varamamıştı. Oysa bu hayatın bir konforu vardı: Deneyimselleşme... Bu konforu yaşamayı şikayetleriyle kaçırıyordu. Tekrarı olmayan bu hayatta başarıya ulaşmış insanların ortak davranışları vardı. Bu hayatta şans ve tesadüf yoktu... Gece devam ediyor, sessizlik artıyordu. Çöp kutularının yanındaki bir kedinin uyumasını izliyordu. Rüzgarın yerdeki bir poşeti nasıl havalandırdığını... Çok uzaklardan gelen müzik seslerini duyuyordu. Teknede bu saatte eğlenen insanların sesleri olmalıydı... Gündüzün sıcaklığı kalmamış, hava sıcakla karışık, hafif nemli ama çok keyifli bir hal almıştı.
Aylin, elinde telefonu boş boş ekrana bakıyordu. Bugüne kadar düşündüklerinin tam zıddını düşünmeye başladı. Sonuçlara değil, sebeplere odaklanan insanları düşünüyordu... Yaptığı binlerce zorlu denemeye rağmen, sabırla ve gülümseyerek yine, yeniden düştüğü yerden kalkan insanları hatırladı. Bilim insanları, ünlü insanlar hatta bir ara annesi geldi aklına... Günün aydınlanmaya başlaması ile birlikte, içindeki karamsarlık dağılmaya başlamıştı.
İçinden bir ses: “Şimdi değilse ne zaman?” diyordu...
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar
***
'bir’ kişinin ne önemli olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"
Yahya Hamurcu
Çoğumuzun erteleme hastalığı var bu devirde. Hep birşeylerin peşinden koşuyoruz Gücümüzü faydasız şeylere aktarınca yapmamanız gerekenlere gücümüz kalmıyor maalesef
YanıtlaSilŞimdi değil de şimdi ...
YanıtlaSilKaleminize sağlık… Ne içten bir yazı olmuş…
YanıtlaSilİnsan sonuca odaklandığında sadece başarısızlıklarını görüyor gözü. İlginçtir kendisini övmek istedikçe kendi içinde kendini yerin dibine sokuyor. Ne güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık ☺️
YanıtlaSilHayatım nasıl ki kuralları yasaları var. İnsanın istediği sonuca ulaşması için oluşturulması gereken sebepler var. insan bu sebepleri oluştururken yorulur acı çeker. Hiç kimse bu acıyı çekmek istemez ama her faydalının önünde de mutlaka anlık acılar vardır. O anlık acıya katlanmayana o sonuç verilmiyor. Varmak değil varmaya çalışmak... Yolun sonuna gitmek değil yolda olmak.
YanıtlaSil🌸🌼🌿
Seferden sorumluyuz zafer'den değil. 🌿Allah gidin ve savaşın diyor gidin ve Zafer kazanın demiyor.
Azim ne kadar sırlı bir kelime. İnsanın başarılarının arkasındaki kelime. Azmedenlerden ve sabredenlerden olmak niyeti ve duasıyla...
YanıtlaSilBen de azim ile hırs kelimelerini bu kadar farklı olduğunu bilmezdim,🙂 bu eğitimde öğrendim. Sonucu istemek mi o sonuç için sebep oluşturmak mı? Aslında bunlar birbirine zıt kelimelermiş. İyi ki varsın deneyimsel öğreti... Hayatıma anlam kattın.
YanıtlaSilErtelemek kaşıntı gibi, erteledikçe erteleyesi geliyor insanın. Sonra da büyüyen problemler, çözmenin artık imkansızmış gibi göründüğü durumlar…
YanıtlaSilİlk o küçük bir hareket neleri değiştiriyor oysa…
Düşündüren bir yazı olmuş. teşekkürler.
YanıtlaSilDeneyimsel Tasarım Öğretisi... ilk ders... Konular çok zarif bir tarzda hikayenin içerisine yerleştirilmiş... Tebrik ediyorum
YanıtlaSilİnsan kendine zaman zaman sormalı. Şimdi değilse ne zaman
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum
YanıtlaSilEllerinize sağlık:)
YanıtlaSilİnsan hangi sebepleri oluşturursa, onun sonuçlarını yaşar.
YanıtlaSilTeşekkürler
YanıtlaSilYine mükemmel bir yazi bir sonraki yazı da buluşmak dileğiyle 🌸
YanıtlaSilFarkındalık uyaran güzel bir yazı, emeğinize sağlık
YanıtlaSilDönüşü olmayan bir hayat yaşarken hatırlamamız gereken güzel bir cümle " Şimdi değilse ne zaman?"
YanıtlaSilİnsanın sebeplerine odaklanması ve azimle doğrularını çoğaltıp tekrarlaması. Elinize sağlık 🌻
YanıtlaSil