STANDART
Leyla, otuzlu yaşların ortalarında, zamanının çoğunu evinde geçiren bir hanımdı. Eşi ile okul yıllarında tanışmış, sonra evlenmişlerdi. Eğitimini aldığı mesleğini üç yıl yaptıktan sonra, oğlu Mert’in doğumu ile iş hayatına son vermişti. Eşi azimli ve çalışkan bir adamdı. Leyla’nın standart bir hayatı vardı.
Oğlu Mert yedi yaşına gelmiş, okula başlamıştı. Bütün zamanını oğluna ayırırken, şimdilerde sıkılmaya başlamıştı. Leyla’nın günlük rutinleri vardı. Sabah kalkar kalkmaz evin kedisi ayağına dolanır, önce onu sever ve doyururdu. Sonra hemen kahvaltıyı hazırlar, eşi işe, oğlu ise okula gittikten sonra kız kardeşi ile sohbet saati başlardı. En yakın arkadaşı Nalan’la sohbet saati kahve eşliğindeydi. Sonunda ortalığı toplar, yemeği hazırlardı ve oğlu okuldan gelirdi. Hafta sonları ise piknik, aile büyüklerini ziyaret, haftalık alışveriş derken günler birbirinin kopyası gibi geçip gidiyordu...
Artık sıkılmıştı. Hayatında bir farklılık, bir macera, bir yenilik istiyordu. Yine eşini işe, oğlunu ise okuluna gönderdiği bir gün, sıkıntıdan patlamak üzere olduğunu zannettiği bir sabah, kahvesini yaptı ve televizyon karşısına geçti. Televizyon izleme alışkanlığı da yoktu ama sıkıntıdan ne yapacağını şaşırmıştı. Üniversitenin hazırlık sınıfında çok iyi düzeyde yabancı dil öğrenmişti. “Bari faydalı bir iş yapayım” düşüncesi ile yabancı bir kanal açtı. “Standart hayatım yabancı dilimi bile köreltmiş” düşüncesindeyken bir son dakika haberi yayınlanmaya başladı. Her yer alev alev... İnsanlar kaçışıyordu. Çocuklar yaralı, ölüler vardı. Kendi oğlu geldi gözünün önüne... Ekranda gördüğü yaralı çocuk ne kadar da oğluna benziyordu. İçi ürperdi. Ölen çocuğun annesi inanılmaz bir şekilde ellerini göğe kaldırmış dua ediyordu. Babası ise şükrediyordu. Leyla şaşkın izlemeye devam etti. Binaların altında kalmış insanlar vardı.
Bu nasıl bir bombardımandı? Nasıl adaletsiz bir saldırı? Masum insanlar, çocuklar, kadınlar vardı. Silahları yoktu ve savunmasızlardı. Bombalanan binanın hastane olduğunu söylüyordu sunucu. Şaşkınlığı iyice artmış, artık kelimeleri duymuyor, sadece gözlerinden süzülen yaşları silemeye çalışırken hıçkırıklarına engel olamıyordu. Nasıl olurdu bu?
En önemlisi neden bunların farkında değildi ki? Kamera, enkaz altında kalmış bir köpeği kurtarmaya çalışan küçük bir çocuğa yaklaştı. Artık gerçekten izlemeye dayanamıyordu. Kendini kurtarmış, o mahşer yerinde bir köpeği kurtarmaya çalışan bir çocuk vardı. Kollarında serum, yüzlerinde oksijen maskesi olan ölüler vardı.
Hastane nasıl bombalanır? Bunu yapan insan olabilir mi? Hangi duygu, hangi düşünce bu davranışı yaptırırdı ki insana...
Leyla, keskin bir koku ile salonda olduğunu fark etti. Fırına koyduğu yemeği unuttuğunu hatırlayarak mutfağa koştu. Mutfaktaki yemeğin dumanı ile enkazın dumanını ve insanların nefessizliğini hissetti. O insanlar kendi ülkesindeki depreme koşarak gelmişti. Nalan çok şaşırmış, çok etkilenmişti. Yemeği fırından çıkardı, pencereleri açtı, içeri giren hava ile biraz kendine gelmeyi başardı. Bir bardak su içtikten sonra kendine iyice geldi.
Artık çok utanıyordu. Televizyondaki sunucu, bu durumun aylardır devam ettiğini söylüyordu. Leyla ise bunu bilmiyordu...
Standart mı?
Standart hayatına şükretmesi gerektiğini çok acı bir şekilde öğrenmişti.
Peki şimdi şahit olduğu bu durum için ne yapması gerekiyordu?
İnsanoğlu, sahip olduğu her şeyi standart zanneder.
Oysa insanın sahip oldukları zamanla değişebilir. Bugün var olan, yarın yok olabilir. Yok olan da var olabilir. Buradaki mesele, bir şeyin var olması ya da yok olması değildir. İnsanın, bu varlık ve yokluk ilişkisi içerisinde verdiği tepkileri kontrol edebilmesidir.
İnsanın standardı değiştikçe tepkileri de değişir. Bu durum, aynı şuna benzer: İki kolu olan bir insan, bunu standart zanneder. İki kol ile hayatını sürdürür. Çünkü doğduğu andan itibaren iki kol ile hayatını sürdürmüştür. İşlerini, hayatını, düzenini, hareketlerini hep bu iki kol üzerine düzenler. Standart rahattır. Bir gün aniden üçüncü bir kolu olsa ya da kollarından birini kaybetse, artık standardı yok olur. Kişi ne yapacağını bilemez ve tepkileri değişir…
Oysa doğan güneş ne kadar standarttı ve onun normaliydi?
Denizde yüzen balık…
Dağlar, ağaçlar, çiçekler ne kadar da standarttı?
İnsan, standardını kaybetmeden hayatını anlamalı; standartları eksildiği yada arttığı zaman da tepkilerini yönetebilmeli…
Peki ama nasıl?
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
***
"Milyarlarca insan içinde,
'bir’ kişinin ne önemli olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"
Yahya Hamurcu
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"
Yahya Hamurcu
İnsan insan ise bunun farkına varır şimdilerde çok az insan kaldı
YanıtlaSilTüm şartlar değiştiğinde uyum sağlayabilmek gerekiyor… Çünkü hayat uyumsuz olanı eliyor
YanıtlaSilBeklentiyi anlatan güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık
YanıtlaSilNe Kadar az şükrediyoruz ve ne kadar az düşünüyoruz değil mi?:(
YanıtlaSilBizi bununla sinamayan Rabbime şükürler olsun
YanıtlaSilİnsanın, bu varlık ve yokluk ilişkisi içerisinde verdiği tepkileri kontrol edebilmesidir... Nasıl kıymetli bir tesbit..
YanıtlaSilSahip olduğu her şey standart olamaz. Her an alınabilir. Çünkü bizim değil..
YanıtlaSilİnsanoğlu elindeki nimetleri kaybetmeden anlamıyor...
YanıtlaSilElınıze sağlık
YanıtlaSilStandartlarımız... Kime göre, neye göre... Ellerinize sağlık...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilEllerinize sağlık🌺
YanıtlaSilİnsan kaybetmeden elindekinin değerini anlamaz derler ya... Kaybetmenin bir an meselesi olduğunu da hiç aklından çıkarmamalı ve böyle şükretmeli sahip olduklarına da olamadıklarına da 🤲🧡
YanıtlaSilİnsan günlük rutinleri kimi zaman sıkıcı olarak adlandırabiliyor. Temiz ve güvenli bir ortamda güne başlamak ne büyük bir nimetmiş oysa. Her gün bizlere verilenleri saymaya kalksak sayamazmışız.. Belkide yeni yeni farkediyoruz yeni aydınlanıyoruz yıllardır içinde bulunduğumuz lüksün...
YanıtlaSilİnsanoğlu, sahip olduğu her şeyi standart zanneder.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık 🌼🌸
İnsan, standardını kaybetmeden hayatını, tepkilerini ayarlamalı ellerinize sağlık…
YanıtlaSilDönüp bir kez daha bakmak lazım standarlarımıza.
YanıtlaSil"Kahvesiz ayılamıyorum."
"Bunun yanında çay olmazsa olmazım."... Nereye kadar?🍉
Emeğinize sağlık 🪷
Bir şey çok olunca, herkes öyle olunca standart veya normal zannediyoruz..
YanıtlaSilSahip olduklarımızın aslında standart şeyler değil şükür sebepleri olduğunu anladığımız bir hayatımız olur inşallah
YanıtlaSilİnsanlar etrafında olan olayların ne kadar farkında?
YanıtlaSilİnsan günlük rutinlerini önemsemeyebiliyor. Normalleştiriyor halbuki en basit varlığımız bile çok kıymetli
YanıtlaSilSahip olduğumuz her şeyi çok hızlı bir şekilde normalleştiriyoruz. Kaybetmeden de anlamakta çok zorlanıyoruz. Umarım kaybetmeden değer bilenlerden oluruz…
YanıtlaSilStandartı kaybetmenin ne demek olduğu yada zıttı ile bir standarta sahip olmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlatan yazınız çok düşündürücüydü. Bu yazı ile doğru standartlar nasıl elde edilmeli sorusunun cevabını da düşünmeye başladım. Çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilKötünün standart olduğu bu dünyada sonuna kadar iyiliği ve ümidi kaybetmemek, sahip çıkabilmek dileğiyle…
YanıtlaSilEllerinize, emeğinize sağlık 💐
Tepkilerindeki standartını neye göre belirliyorsun?Ellerinize sağlık🌸
YanıtlaSilÇok güzel kaleme alınmış... verdiğimiz tüm tepkilerin doğru ve Faydalı olması dileğiyle 🌺
YanıtlaSilİnsan sahip olduğu her şeyi standart zanneder. Şükür sebebi milyonlarca şey varken...Çok teşekkürler🏵️
YanıtlaSilİnsanın en buyuk yanılgılarından biri çok güzel anlatılmış. İnsanoğlu sahip olduğu her şeyi standartı zanneder.Emeğinize sağlık 🌻
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş 👏🏻🌸
YanıtlaSilStandardımız şükürler olsun
YanıtlaSilİnsanoğlu, sahip olduğu her şeyi standart zanneder. Çok sarsıcı...
YanıtlaSilStandartlarına da şükretmeli insan 🌸
YanıtlaSilİnsan her haline ve her anına şükretmeli o zaman karşılaşacağı her durumla başedebilir. 🌸
YanıtlaSilEllerinize sağlık. Standart diye normalleştirdiklerimiz var. Oysa onların olması bile bir mucizedir. Güneşin doğması bir mucize batması da bir mucizedir..mucizeleri görüp şükretmek dileğiyle
YanıtlaSilElimizdeki nimetleri normalleştirmek, kıymetini bilmemek ve sürekli başkasında olana göz dikmek… elimizdeki ile tatmin olup şükredenlerden olmak dileği ile…
YanıtlaSilNe kadar doğru insanoğlu var olanları olması gereken gibi görür ve şükretmez…
YanıtlaSilFarkındalık ne kadar da önemli ellerinize sağlık çok teşekkürler
YanıtlaSilStandart standart diyerek içinde sıkıldığımız, bize monoton gelen şeyler başkasının hayali olabiliyor...
YanıtlaSilİnsan bazı şeyleri acı bir şekilde öğreniyor, Filistin'de yaşananlarının da bize öğrettiği çok acı şeyler var...
Hayatı normalleştirdigimizi anlatan guzel bir yazi olmus. Elinize sağlık
YanıtlaSilVarlık ve yoklukta güzel tepkiler verebilmek dileğiyle
YanıtlaSilİnsan kendisinde olanları olması gerektiğine o kadar olması gerektiĝine inanmış ki kendisene verilen ona hediye olarak görmemeye başlıyor.
YanıtlaSilÇok etkili bir yazı olmuş kaleminize sağlık.
İnsan, standardını kaybetmeden hayatını anlamalı; standartları eksildiği yada arttığı zaman da tepkilerini yönetebilmeli… ♥ Emeklerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş hocam. 🌸
YanıtlaSilKendisine verilenleri, zaten verilmesi gereken şeyler gibi görüyor insan… İki elin olması, görüyor olmak bir standart gibi düşünüyor maalesef…
YanıtlaSilEmeğinize sağlık ☘️
İnsanın yanlış olan şeyleri normalleştirmesi o kadar acı bir durum ki. Tıpkı savaş görüntülerini görüp standart haline getirip artık bakmaktan yorulup karşımıza çıktığında kalbimizin hiçbir şey hissetmemesi gibi. Bu standart haline getirebileceğimiz değildi oysaki. Ama insan nihayetinde kendi başına gelmeden anlamıyor 😞
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. İnsan rutini normalleştiriyor maalesef 🥀 yaşadığımız her güzel anın kıymetini bilmeli ve sınavının darlık kısmında olanlara hep dua etmeliyiz. İşte o zaman kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de isteyen insanlar olabiliriz…
YanıtlaSilİnsan, standardını kaybetmeden hayatını anlamalı; standartları eksildiği yada arttığı zaman da tepkilerini yönetebilmeli…
YanıtlaSilİnsan kaybetmeden öğrenebildiğini anlasa işi çok kolay olacak. 😢
YanıtlaSilStandart sandıklarımızı bir veren var unutuyoruz🙈
YanıtlaSilRabbimizin verdiği nimetleri kendi standardımız zannediyoruz..İnsan başkasının standartını görünce ancak haline şükredebiliyor.
YanıtlaSilYazanın emeğine sağlık 🌻
Her hasta olduğumuzda aldığımız nefesin ne kadar mucizevi olduğunu hatırlamak… rutinlerimiz ne kadar büyük bir lütufmuş…
YanıtlaSilİnsan keşke demeden , standart edinmeden , normale göre değil de gerçeğe göre tepki verebilseydi …. Elinize sağlık
YanıtlaSilFarkındalık oluşturan güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık 🌻
YanıtlaSil🌸
YanıtlaSilTebrikler...
YanıtlaSil