MERHAMET

MERHAMET

İnsanın erteleyip biriktirdiği işleri olur da hani hangi birinden başlayacağını bilemez ya, işte Elif’te hayatını nereden toplamaya başlayacağını bilemiyordu. 

Yaşadığı her problemde biraz daha umudunu yitiriyor, çözmek için ise bir şeyler yapmıyordu…

Bir gün bir şey olacak ve problem kendiliğinden ortadan kalkacak düşüncesiyle hep ertelemişti. Bu durum işleri daha karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramamıştı… Ama yine de ısrarla bekliyor, çözüm için çabalamıyordu. Hayatta her şeyin mutlaka bir sebebi olduğu gibi bununda bir sebebi vardı tabii… Çünkü problemin çözümünü, problem yaşadığı kişiden bekliyordu… ‘Bir gün hatasını anlayıp pişman olacak, elbette bir gün bana böyle davranmaktan vazgeçecek…’

Mesela annesi, çok konuşur ve mutlaka canını sıkacak bir şeyler söylerdi. ‘Bir gün nasıl konuşması gerektiğini öğrenecek annem…’ 

‘Eşim, bir gün kıymetimi anlayacak ve yaptıklarına çok pişman olacak… Çocuklarım, onlar için nelerden vazgeçtim, ne fedakarlıklar yaptım mutlaka anlayacaklar ve bana saygı duyacaklar… Yöneticim, bir gün en iyi çalışanının ben olduğumu herkes onu yüzüstü bıraktığında anlayacak…’ 

Peki, gerçekten insan aynı sebepler ortaya koyarak farklı sonuçlarla karşılaşabilir mi? Yoksa yapması gereken beklemek yerine, zıddı yönde hamle yapmak olabilir mi? Herkes kendinden yanayken nasıl günün birinde haksızlık yaptığını fark edebilir ki? İnsanlar sadece yaşadıkları olumsuz durumu ortadan kaldırmak isterler, asıl problemi çözmek istemezler. “Aman Ali Rıza Bey tadımız kaçmasın” diyen dizideki teyze gibi geçiştirirler.

Elif’te yaşadığı olaylarda haklı olmasına rağmen ya alttan alan taraf olur ya da karşısındaki kişi özür dilediğinde hemen affeder ve aynı şekilde davranmaya devam ederdi. Kendisinin ise ne kadar merhametli olduğunu düşünürdü. Oysa iki kelimeden oluşan bir cümle gerçekten problemi ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Sebepler değişmeden asla sonuçlar da değişmeyecektir… 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki; Sınırları olmayan insanın imtiyaz hakkı yoktur.

Elif’in her alttan almaları artık tavize dönmüştü. Merhamet zannettiği şey de işte buydu. Güçsüz olmasından kaynaklıydı. İlişkilerinde kötü olmak istemiyordu ya da onsuz yapamam dedikleri vardı, olmazsa olmazları, konfor alanları… 

Doğada bir dişi hayvanın yavrusunu zorla ayağa kaldırıp itmeye çalışması, peşinden artık gelmesine izin vermemesi merhametindendi… O zaman merhamet olabilmesi için zıddında bir davranışın da olması gerekiyor. Güçlü olan ancak yön verebilir. Güçsüz olan ise şekil alır. İnsanın ilişkilerinde yeri geldiğinde şekil alabilmeli ama yetiştirirken de yön verebilmeli. Bir insana hatasından dönmesini azim göstererek öğretebilmeli. Bunun için ise insanın önce kendini güçlendirmesi gerekir. Peki, ama nasıl? Ben kimim? Güçlü ve zayıf yönlerim neler? Kimlere yakınlaşır, kimlerden uzaklaşırım? Motivasyonum ne? Seçimlerimi neye göre yapıyorum? Ve daha fazla sorunun cevabı için; Kim Kimdir?

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

***

"Milyarlarca insan içinde,

'bir’ kişinin ne önemli olabilir ki?

Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"

Yahya Hamurcu