SUÇLU KİM?


SUÇLU KİM? 

Şimdiye kadar hep idare edilmişti. Ne zaman ki yetersiz kalıp, artık idare edilmediğinde başladı problemler. Az emeğine rağmen iyi sonuçlar almak istese de alamayınca sorun oluyordu.

 

Yetersizlik hissiydi tüm benliğini kaplayan. Belki de muhteşem olmak istiyor ve onaylanmak arzusuyla bunun için zorluyordu. Şikayet etmek istemiyordu ama hep şikayet ederken buluyordu kendini… Daha bir kaç dakika geçmeden iş nasıl oluyordu da şikayete dönüyordu. Tüm hayatı mesleği olmuş ama aşırıya kaçtığı içinde, içinden çıkılmaz bir hale sokmuştu. Ya hep ya hiç düşünceleri dolanıyordu zihninde. Çok emek vermişti, istifa edemezdi. Yetişemediği durumda da zayıf halka kimse onu incitmesi lazımdı bu yoğunlukta.

 

Peki kimdi onun için o zayıf halka? Hemen etrafındakileri incelemeye başladı. Ersin  sevmediği tek adamdı iş yerinde. “Kasıntı” diye ifade edebilirdi onu. Adam gülmüyordu bile. Cümle kurmaya tenezzül etmez, aynı odada olmalarına rağmen mail atardı. 'Kusura bakma arkadaşım ben çok yoğunum da. Bana mail atar mısınız? “Aramalara cevap veremiyorum.” derdi genellikle... 'Böyle sınır koymak mı olur, çok samimiyetsiz' diye düşünüyordu. Onun için oldum olası iyi şeyler aklına gelmezdi. Kendine laf söyletmezdi. 

 

Ayşe hanıma ise zaten kimse söyleyemezdi. Söylenen hiç bir cümleyi unutmayacak, on yıl geçse temcit pilavı gibi tekrar edecek potansiyeldeydi. Olmazdı, bunu kimse kaldıramazdı.  

 

Peki kime yapıyordu bu adaletsizliği? Dile getirmek istemiyordu insan. Evet  dedi. Zulmederken hayır göremezdi ki hayatından. Burda çok büyük bir problemi vardı. Selimdi en çok yüklendiği. Verilen vazifesini yapıyor, bir de eksikliklerini tamamlamaya çalışıyordu Selim. Asla da memnun olmadığı gibi, her seferinde başka bir eksiklik buluyordu ona. Mükemmel olan kimdi biliyordu, kusursuz olmasının imkânı yoktu ki…

 

Başkalarında aradığı kendinde de yoktu. Eksikliğinin fark edilmesi idi onu yıpratan. Her söylenen ekstra yük ve hep yine eksik. Bu dar geçitten bu şekilde geçemezdi. Sarp yokuş demişti bir gün birisi. Hangi zorluğa rağmen ne yaptığındı önemli olan. İyi zaman da herkes birbirine iyi davranırdı. Mesele işte bu yoğunlukta nasıl tepkiler veriyor olduğundu. Sonuç değildi ki önemli olan, yolda yaptıklarındı. 

İnsan sonuçlara odaklanırken, sebepleri kaybediyordu.

Mesele 'Bilmeden incittim mi acaba? Üzdüm mü onu?' değildi. Mesele bile bile her zaman bir konu ona dar geldiğinde ve ya kendini aciz hissettiğinde birine ve bilerek yaptığın idi. 'Neden durup dururken bu olaylar yaşanmıştı ki…' değildi mesele. Bile isteye yapılan ama aslında kolaylıkla yan çizilebilir olan. Artık bu devam etmemeliydi.

Bu gün er başladı yine. Azimle çalışmaya karar vermişti. Ofise ilk giden, yapılması gerekenler listesini asan olarak ilk vazifesini tamamlamış, bilgisayarının başına oturmuştu. Maillerini okumaya başladı ama bu sefer acele değil. Atlamayacak ve bunun içinde kimseyi suçlamayacaktı.

İnsan yaradılışı gereği zaten aceleci, tartışmaya meyillidir. Karşılaştığı sorunlar karşında doğru tepkiler vermek ise ana meselesiydi aslında... 

Peki insan ne yapar? Hep istediğine meyil eder. İstekleri ile problemleri aynıdır ...

İnsan bilmez, bilmediğini de bilmez. Bocalayıp durur, karşılaştığı olaylar arasında... Üstelik dost ve düşmanını ayrıştıramadığı için, yardım elini de geri çevirir, çoğu zaman...

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Problem varsa, çözümü zıddında gizlidir.

 

İnsan dinler. İnsan duyar. İnsan anlar. Bazen de zanneder...


Ama nice acılardan sonra...


Keşke ilk söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılsaydı...


 ***


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdirile başlayan, "İlişkilerde Ustalıkve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

***

"Milyarlarca insan içinde,

'bir’ kişinin ne önemli olabilir ki?

Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"

Yahya Hamurcu



Yorumlar

  1. Problem varsa, çözümü zıddında gizlidir.

    YanıtlaSil
  2. Maalesef ki insan Hep istediğine meyil eder. İstekleri ile problemleri aynıdır ..

    YanıtlaSil
  3. İnsan hep Bir Günah Keçisi aramanın derdinde Oysa istediği sonuçlar için sebepleri doğru oluştursa hayatında bunca karmaşaya yer yok İnsanoğlu gerçekten kendine Zalim

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Insan suçluyu ararken gerçek suçlunun kendisi olduğunu fark etmiyor

    YanıtlaSil
  6. Mesele insan aslında

    YanıtlaSil
  7. sonucu hedef almak doğrusu gibi öğretildi hep bize ahh su doğru bildiğimiz yanlışlar elinize saglik

    YanıtlaSil
  8. Problem varsa, çözümü zıddında gizlidir.

    YanıtlaSil
  9. İsteğini söyle bundan sonra gelecek sıkıntıları söyleyeyim...

    YanıtlaSil
  10. İnsan sonuçlara odaklanırken, sebepleri kaybediyordu.

    YanıtlaSil
  11. Suçlu benım sanırım

    YanıtlaSil

Yorum Gönder