Evlilik kararından hemen sonra, çok kısa sürede evlilik hazırlıkları tamamlanmıştı. Müstakbel eşi zaten yalnız yaşadığı için, onun eşyaları birlikte yaşayacakları yeni eve yerleştirilmişti. O da isterdi tabi yepyeni eşyalar… Ama ne yazık ki evleneceği insanın böyle bir imkanı yoktu.
Ahmet ona çok iyi geliyordu, acılarını üzüntülerini unutturmuştu. Bu durumda Ahmet’i seçmek için yeterli bir sebepti. İş yerine daha yakın olan bu ev, onun tam istediği gibiydi. Ama asıl önemli olan, Ahmet’in omuzuna başını yaslayıp çok ağlamıştı ve o omuzda çok huzur bulmuştu…
Çocukluğundan beri hayalini kurduğu beyaz gelinliği giyecekti, nasıl heyecanlanmasın ki? O tüllerin, papatyalarla uçuşması gözünün önünden gitmiyordu. Gelinliği tam istediği gibiydi, üstünün kenarlarında papatyalar, eteği kat kat tülden oluşuyordu. Bir an evvel giyinmek için çok heyecanlıydı.
Bu düşünceler içinde fark etmeden evin önüne gelmişti bile… İşte mutluluk yuvası... Binanın ana giriş kapısından hızlıca içeri girdi. Kendi dairelerinin kapısının önüne geldiğinde ise, şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Bir sürü ayakkabı vardı evin önünde… Kapı numarasına baktı. Evet doğruydu.
İki gün sonra Ahmet ile yaşayacağı evin ta kendisiydi. Ama evin önündeki bunca kalabalık ayakkabı nedendi ki? Kaygılı düşünceler içinde anahtarla kapıyı hızlıca açtı, içeriye bir baktı. Henüz Ahmet ile kahvaltı yapmadıkları masanın üzerinde üzüm çöpleri vardı. Salonda bir evvelki günden yenmiş yiyeceklerin artıklarını gördü. O kadar para verip çeyizine aldığı halıda ise lekeler vardı. Ne yapacağını şaşırmıştı. Hemen odalara koştu bir baktı, birlikte uyumanın hayalini kurduğu yatakta Ahmet uyuyordu. Hemen uyandırdı.
Ahmet şaşkın açıklama yapmaya çalışıyordu. “Bir şey yok hayatım. Bizimkiler geldi. Aylin, Ahmet’ten daha şaşkın ve sinirli: “Nasıl yani burada mı kaldılar? Neden ki? Başka kalacak yer mi yok? Ama biz daha evlenmedik, bu evde iki gün sonra biz yaşayacaktık… Aylin’in yükselen sesine evdekiler uyandıkları için, sesler artık diğer odalardan da duyulmaya başlamıştı. İş uzadı, tartışmaya dönüştü. Aylin kazanamayacağı bir savaşa girdiğini anlamıştı. Ancak dönüşü olmayan bir yolda ilerliyordu.
Neden sonra, ortalığı topladı, göz yaşlarını sildi…
İşte Aylin’in öyküsü böyle başlamıştı. Onca yıllık evliliği içerisinde eşinin ailesine “Hayır” diyemeyişleri sebebiyle hep alttan alan taraf olmak zorunda kaldı. Ahmet ile çocukları olmasına rağmen, Ahmet onu bile ailesinin geri planında tuttu. Sonunda zorlu koşullarda her şeye “Evet” demenin bedelini çok ağır ödeyerek boşandı. Yirmi yıllık evlilikten sadece çocuğunu alarak çıktı. Maddi kaybı bir tarafa, duygusal olarak çok yıpranmıştı.
İnsanlar ilişkilerinde iyi niyetle başladıkları her öyküde, yanlış hamlelerle kendi sonlarını dizayn ederler. Ancak, hiç farkında olmadan tıpkı bir kurbağanın suyun içerisine konulması ve o suyun içerisinde yavaş yavaş su ısınırken pişirildiğini fark etmemesi gibi insan da ilişkisi içerisinde yavaş yavaş kendisine bekleyen sona nasıl gittiğini hiç fark etmez.
Oysa hayat niyetlere göre değil davranışlara göre şekillenir.
Ahmet’de çok iyi niyetli bir insandı. Aylin’de… Hatta her ikisi de çevrelerindeki insanlar tarafından iyi insanlar olarak bilinirlerdi. Ancak birbirlerine iyi olup, evliliklerini yürütemedikten sonra…
Her hamlenin bir stratejisi vardır.
Peki bu hamleleri önceden öğrenme şansı olabilir miydi?
Bunun cevabı Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerinde…
İnsan bazı şeyleri çok geç öğreniyor... deneyip yanılmak değilde deneyim Transferi tek ihtiyacımızdı...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı
YanıtlaSilİnsan hatadan dönerse çok başka...
YanıtlaSil🌷
YanıtlaSilEvlilik kararı önemli
YanıtlaSilİnsanın üzülnesi bile kısa
YanıtlaSilÜzüm çöpü...
YanıtlaSilOysa hayat niyetlere göre değil davranışlara göre şekillenir.
YanıtlaSilÇok doğru.Her hamlenin bir stratejisi vardır.
YanıtlaSilGünümüz. Evliliklerin en çok yaşanan sıkıntılardan birini ne güzel anlatmışsınız, elinize. Sağlık
YanıtlaSilHayat niyetlere göre değil, davranışlara göre şekillenir 👍🌺 çok güzel yazı, elinize sağlık
YanıtlaSilEn yakınlarımız, en zor çizdiğimiz sınırlar..
YanıtlaSilHer şeye evet diyenin öyküsünde sonrası taviz oluyor maalesef..
Emeğinize sağlık 🌼
Aylin hamlenin stratejisini bilseydi...
YanıtlaSilİyi insan olarak tanımlanmak yetmiyor…
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🪷
YanıtlaSilHer hamla aslında iyi niyetle atılıyor. Ama iyi'ye varmak için bunun yolunu biliyor olmal yasasını stratejisini biliyor olmak bir kez dah ne kadar kiymetli oldugunu anlıyoruz. :)
YanıtlaSilBazı yolların sonu belli olmasına rağmen insan o yola çıkmak ister. Bile bile zorlaştırır hayatını, halbuki hayatta herşeyin bir stratejisi var. Bilince herşey daha kolay oluyor. Deneyimsel Tasarım Öğretisi eğitimleriyle hayat daha kolay oluyor.
YanıtlaSilHer hamlenin bir stratejisi vardır.
YanıtlaSilÇok etkileyici bir makale olmuş, kaleminize sağlık 🫶🏽
YanıtlaSilEllerine sağlık 👏🏼 çok güzel bir yazıydı.
YanıtlaSilHer hamlenin bir stratejisi vardır.
YanıtlaSilInsan zamanında Hayır diyememenin bedelini çok ağır ödeyebiliyor
YanıtlaSil