BUYUR


BUYUR

Hasan, yetmişine merdiven dayamış, uzun boylu, ama omuzları biraz çökmüş bir adamdı.

Anadolu’nun küçük bir kasabasında, eski tahta kapılı evinde yalnız yaşıyordu. Eşi vefat edeli beş yıl olmuştu, oğluyla ise neredeyse on yıldır konuşmuyordu.

Sebebi mi? Kırgınlık, gurur, küslük. Ama hangisi tam olarak artık Hasan bile bilmiyordu. Oğlunun evden ayrıldığı gün söylemişti son sözünü:

“Ne halin varsa gör!”

O günden sonra ne arayan olmuştu, ne soran. Oysa kapının eşiğinde durmuştu oğlu giderken. Bir tek kelime beklemişti: “Buyur.”

Ama gelmemişti o kelime.

Hasan her sabah aynı şeyi yapardı. Kalkar, sobayı yakar, çay demler, sonra kapının önündeki küçük tabureye otururdu. Her gün o kapıya bakardı.

Bazen bir haber gelir mi diye…

Bazen bir ses duyar mıyım diye…

Ama en çok da kendi içinde bir şeylerin açılmasını bekleyerek...

 


Bir sabah yine o taburede otururken, yoldan geçen küçük bir çocuk selam verdi. Hasan irkildi. Gülümsedi.

Ve ‘’merhaba evladım, buyur.”

Çocuk kapıya yanaşmadı ama bu “buyur” Hasan’ın içinde bir yere çarptı.

Ne zamandır kimseye “buyur” dememişti. Ne zamandır kendine bile dememişti:

“Buyur Hasan… artık affet.”

Aynı gün akşam, kapıya bir mektup bırakıldı. Üzerinde tek kelime yazıyordu:

“Baba.”

Hasan elleri titreyerek açtı. İçinden şu satırlar döküldü:

“Babacığım, yıllarca seni bekledim. Bir sesini, bir kapını…

Ama anladım ki sen de beni bekliyormuşsun.

Eğer hâlâ kalbinde bana yer varsa…

Buyur, baba. Buyur hayatımıza geri dön.

– Oğlun, Yusuf.

Hasan mektubu göğsüne bastırdı. Gözleri doldu. İlk defa içinden gelen sesi bastırmadı:

“Buyur Yusuf…Geç kaldık ama hâlâ vaktimiz var.”

Ertesi sabah kapının önündeki taburede iki çay vardı. Hasan her zamanki gibi oturmuştu ama bu defa yalnız değildi.

Yusuf gelmişti. Küskünlük, bir “buyur” kadar uzaktaydı.

Ve affetmek, bir çayın buharı kadar yakındı. Azim ise çok önemliydi.

Ama unutma…Kapılar, kilitli olduğu için değil; “Buyur” denilmediği için açılmaz.

Kendine, sevdiklerine, geçmişine, hayata…

Bugün bir “buyur” de. Çünkü ilişki bazen sadece bir kelimeyle başlar:

Buyur…

İletişim konuşmak değildir.

İlişkilerde böyledir. Bazen bir kelime, çok şeyi değiştirebilir. Bazen konuşmak gerekir. Bazen susmak… Bazen ise çekip gitmektir aslında ilişki… Bazen sadece gerçekten bir kelime…

Buyur…


***


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdirile başlayan, "İlişkilerde Ustalıkve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.


***

"Milyarlarca insan içinde,
'bir’ kişinin ne önemli olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"

Yahya Hamurcu 


Yorumlar

  1. Ne güzel bir yazı, emeğinize sağlık🥰

    YanıtlaSil
  2. Beklemek, hareket etmek… seçim bizim

    YanıtlaSil
  3. Buyur 🥰

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir yazı. İnsan uzun zamandır buyur etmediklerini arayıp buyur etmek istiyor. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Tuğçe Şinik5 Haziran 2025 15:42

    Buyurun bu kadar anlam taşındığını hiç düşünmemiştim elinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. İnsanın hayatında bir kelimenin önemi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Adeta o köy evine gittim Çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  9. İletişimin kalitesi ilişkinin kalitesini belirler. Kaliteli iletişimlerimiz ilişkilerimizi de güzelleştirir. Çok duygulu bir yazı olmuş. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  10. İçinde çokça anlamlar barındıran kıymetli bir dokunuş olmuş:) elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  11. bir kızgınlık bu kadar uzun sürermi

    YanıtlaSil
  12. İletişim konuşmak değildir.

    YanıtlaSil
  13. İletişim konuşmak değildir.

    YanıtlaSil
  14. emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder