Sevgili Kardeşim, Merhaba...
Neredeyse bir yıl oldu. Sana mektup yazmadım. Aslında seni hep düşündüm. Ama sürekli yer değiştirdiğini bildiğim için, bu sefer mektubu nereye göndermem gerektiğini bilemedim. Sanma ki seni unuttum.
O kadar zaman sonra, senin ülkene çok yakın bir ülkeye giden bir komşumuz olduğunu öğrendim. Yardımları sizin ülkenize onlar iletiyorlarmış. Bekir Amca, bir yardım derneğinde çalışıyor. Mektubumu anlattım ona... Çok mutlu oldu. Yardımlarla birlikte mektubumu da iletebileceğini söyledi. Bu arada, sana çok yakın bir ülkeden pet şişeler içinde denize yardımlar bırakıldığını gördüm. Belki benim mektubumda sana o şekilde ulaşır. Ümidim var kardeşim...
Ülkendeki durumu üzüntü ile izliyorum. Özellikle açlık ve susuzlukla ilgili kısım beni gerçekten çok üzüyor. Burada yarın okullar açılacak. Senin ülkende ise çok uzun zamandır okullar kapalı. Gidecek bir okulun bile yok. Aklıma geldikçe ağlamak istiyorum...
Bu sene bildiğin gibi 4. sınıfa başladım. Artık bir yaş daha büyüdüm. Oruç tutabiliyorum. Bu yüzden ülkendeki durumun açlığına ortak olabilmek için ben de haftada iki gün oruç tutuyorum. Derslerime çalışırken bir de senin için çalışıyorum. Bu senin acını paylaşabildiğim hissi oluşturduğu için, ağlama isteğimi biraz olsun azaltıyor.
Ülkemizde senin ülkeni desteklemek için etkinlikler yapılıyor. Ailem ve ben sürekli katılıyoruz. Hatta dünya üzerinde herkes senin ülkeni desteklemek için durmaksızın etkinlikler yapıyor. Sumud adlı gemi dünyadaki pek çok ülkeden hareket ederek, sana doğru yaklaşıyor. Kararlı olmanın ne kadar önemli olduğunu azimin ve sabırın ne kadar gerekli olduğunu bu süreçte çok iyi anladım.
Sanma ki biz burada rahat rahat yaşıyoruz. Hayır, hiç rahat değiliz. Benim aklım da kalbim de sende ve diğer kardeşlerimizde...
Biz her yıl deniz kenarına tatile giderdik. Bu yaz babam “Kardeşlerimiz açken, biz tatil yapamayız” dedi. Biz de babamı destekledik ve tatil paramızı senin ülkene yardım olarak göndermenin yollarını aradık. Umarım ulaşmıştır.
Tatile gitmediysek elbette boş durmadık. Annem senin ülkenin bayrağının senin ülkende yasak olduğunu söyledi. Ancak karpuz senin ülkeni temsil ediyormuş. Bunu çok beğendim. Ben karpuzu çok severim biliyor musun?
Bir akşam karpuz yerken aklıma geldi. Senin ülkene destek olmak için yapılan etkinliklerde karpuz örgülü anahtarlık gördüm. Annem çok yeteneklidir. Söylemiştim sana. Annem hemen örgüden karpuzlar yaptı. Kardeşlerim, arkadaşlarım hepimiz, karpuzlar ile anahtarlık kısmının birleştirmesini yaptık. Babam bütün bu yaptığımız karpuzları etkinlik alanına götürdü. Hepsi satıldı. Hepimiz çok mutlu olduk.
Dün arkadaşım Ömer ile konuştuk. Sumud gemisine bizi almazlar. Çünkü küçüğüz. En önemlisi oraya gidenlerin çoğu doktormuş. Büyüyünce biz de doktor olmak istiyoruz. Böylece biz de kardeşlerimize faydalı oluruz.
Kardeşim, biliyorum çok zor durumdasın. Ama senin durumunun dünyada neler değiştirdiğine inanamazsın. Herkes seni ve yaşadığın yeri konuşuyor. Seninle ve direnişinle gurur duyuyorum. Bu direnişin bir parçası olmaktan da çok mutluyum. İnsanların senin ülkeni fark etmesi, dilini bilmediğimiz ülkelerde senin için etkinlikler düzenlemesi çok güzel. Çok şükür kardeşim, sen ve ülken büyük bir uyanışın başlangıç noktası oldunuz...
Elbet bu günler bitecek. Biz bir gün mutlaka buluşacağız. Sen sakın ümidini kaybetme... İnan bana her değiştiğinde, ben sana sımsıkı sarılacağım, öyle sıkı sarılacağım ki hiç bırakmayacağım.
Görmeden çok sevdiğim kardeşim...
ALLAH şahit seni çok seviyorum.
ALLAH şahit seni çok düşünüyorum.
Kardeşim ALLAH’a emanet ol!
Selam ve dua ile...
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
***
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Yorum Gönder